İkinci üçüncü halife tarafından Şam valiliğine atanan ve yıllar boyu bu görevde kalarak durumunu sağlamlaştıran Muaviye, bu dönemde Müslümanların halifesi olarak sahneye çıkmıştı. İslam karşıtı Emevî partisini İslam ümmetine musallat kılmış, birçok zalim yandaşının da yardımıyla kendi istibdat saltanatını kurarak İslam'ın çehresini tersine çevirmişti.
Muaviye, bir yandan insanlara her türlü baskı ve işkenceyi reva görüyor, toplu kıyımlar gerçekleştiriyor ve ekonomik baskılarla onları açlığa ve yoksulluğa itiyorken onlardaki isyan ve ayaklanma duygularını köreltmeye çalışıyordu ama öte yandan ırkçı duyguları canlı tutarak kavmiyetçiliği körüklüyor ve insanların, hükümetiyle uğraşmaları yerine, birbirleriyle uğraşmalarını sağlıyordu. Bunları yaparken de uydurma hadislerle yaptığı bütün eylemlere meşruiyet kazandırmaya çalışıyordu.
Bu ve benzeri politikaların etkisiyle Müslümanlar Kurân mantığı ve İslam Peygamberinin (s.a.a) yüce öğretilerinin aksine birer korkak, kötülerle uyumlu ve zahirini kurtarmaya çalışan pasif fertler haline dönüşmüşlerdi.
Ta ki birbirleri ardınca İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) ortaya çıkıncaya kadar...