Düşman askerlerinden biri olan Hilal b. Nafî, şöyle anlatır:
Ben, (Kerbela'da) ön saflardaydım. İmam Hüseyin Ehlibeyt'i ile vedalaştıktan sonra meydana doğru gelmeye başladı. Ansızın çadırdan çıkan bir kız çocuğu gördüm. Titrek adımlarla İmam Hüseyin'in arkasından koşuyordu. Ona ulaşınca babasının eteğine yapışarak "Babacığım! Bana bak, çok susuzum" dedi.
Susuz bir çocuğun dilinden dökülen bu kısa ama ciğer yakıcı cümleler, Hüseyin'in yarasına tuz basmıştı adeta. Bu söz Onu öylesine etkiledi ki elinde olmaksızın gözlerinden yaşlar boşaldı. Gözü yaşlı bir şekilde "Yavrucuğum! Allah senin susuzluğunu giderecektir. Allah benim vekilimdir" dedi.
(Etrafındakilere) "Bu küçük kız da kim. Hüseyin'in nesi oluyor?" diye sordum. Üç yaşındaki kızı Rukayye olduğunu söylediler